Nehirsuyu Slayt

Falkner Tree Template Falkner Tree Template

Falkner Tree Template

Falkner Tree Template Falkner Tree Template

Falkner Tree Template

Falkner Tree Template Falkner Tree Template

Falkner Tree Template

Falkner Tree Template Falkner Tree Template
Doğukan Ali İmik
Enson Eklenenler

Deri sağlığı

Posted by Doğukan Ali İmik on 18 Ağustos 2010 Çarşamba , under | yorum (0)



Deri ve Vücud Sağlığı

Yıkanmada amaç, derinin temizliğidir. Deri sağlığı, vücudun genel sağlığı için çok önemlidir.
Deri vücudumuzu kaplayan epitel örtü dokusudur. Deri aynı zamanda boşaltım sisteminin bir parçasıdır. Solunum sistemine yardımcı organdır. Deri diğer birçok sistemlerle bir bütünlük içinde görev yapar. Bu nedenlerden dolayı genel vücut sağlığı ile ilgilidir.

Derinin Görevleri

Derinin başlıca görevleri şunlardır:


• Vücudu dış etkenlerden korur, vücut ısısını ayarlar, artık maddeleri ter yoluyla dışarı boşaltır, solunum yapar, D vitamini yapar, yağ salgılayarak ultraviole ışınlardan vücudu korur ve destek dokusu ile travmalardan iç or­ganları, damar ve sinirleri korur.
Sağlıkla ilgili yukarıdaki önemli görevleri yapan derinin, temizlenmesi ve sağlıklı kalması sürekli sağlanmalıdır.

Deri Sağlığı

Deri sağlıklı ve temiz olduğu sürece görevlerini tam yapar. Derinin sağlığı için, aşağıdaki temel unsurlara özen gösterilir.

Yeterli ve dengeli beslenme, uygun giyim, sağlıklı sindirim, temiz hava ve beden eğitimi, sistemli çalışma ve yeterli dinlenme, yeterli uyku, güneş banyosu, su ve sabun ile yıkanma, soğuk veya ılık duş olma ve ma­sajdır.

Deri Temizliği ve Yıkama

Deri salgıladığı ter ve yağ ile kaplanır. Bu maddelere çevreden gelen toz, kimyasal maddeler, ölü epitel hücreleri ve biyolojik maddeler (mikroorga­nizmalar) da karışarak kir adı verilen karışım meydana gelir.

Kir deriyi kaplayarak derinin gözeneklerini, ter bezi ve yağ bezi kanal­larını tıkar. Sonuçta deri solunum ve boşaltım görevlerini yapamaz.

Kir, uzun süre deride kalırsa, kokuşma meydana gelerek etrafa pis koku yayılır.
Derinin kirden temizlenmesi için sıcak sabunlu su ile yeteri kadar yıkanması gerekir. Yıkanma, normal ve değişik sıcaklıktaki su ile mümkündür. Kirin eriyip atılması için sıcak su daha etkilidir. Bu nedenle su, 35-40 C de yani vücut ısısı sınırları içinde olabilir. Daha sıcak su ile yıkanmak, alışkanlığa bağlıdır.

Sıcak su ile organik yağları, kiri parçalayan ve kendine bağlayan sabun mutlaka kullanılır. Yıkanma sırasında lif kullanmak deriden kirin atılması ve de­rinin ovulması bakımından yararlıdır.

Kirli ve zehirli iş ortamında çalışanlar, kirletici zararlı maddeleri deriden atmak için işten hemen sonra yıkanmalıdır. Örneğin; tarım ilacı uygulayan işçiler, matbaa işçileri gibi.
Yıkanma, sıcak suyun dökülmesi ya da duş alma şeklinde yapılmalıdır. Küvette biriken suda yıkanmak, kirli suda kalma olarak düşünüldüğünden pek tercih edilmez. Özellikle otel ve hamam gibi topluma açık yerlerde temiz olmayan küvetler kullanılmamalıdır. Genellikle böyle yerlerde havlular ve terlik­ler bulaşıcı mantar hastalıklarının yayılmasına neden olabilirler. Kontrolsüz genel banyolar hastalık bulaştıran yerler olabilirler.

Yeterli yıkanma için köpürtülmüş sabun ile deri ovulur ve bol sıcak su ile durulanır. Bu işlem 2 - 3 defa tekrarlanır. Deriye sabun köpüğünün uygu­lanması için lif veya banyo süngeri kullanılır.

Banyo imkan varsa her gün, yoksa haftada en az 1 - 2 defa yapılmalıdır. Banyo aralığının uzun olması halinde sabunlu su ile koltuk altları, kasık bölgesi ve deri katları olan bölgeler silinir. Menstrüasyan döneminde yıkanmanın hiç bir zararı yoktur. Özellikle temizlik gerektiren fizyolojik bir olaydır.

Yıkanma özellikle yemekten 2 - 3 saat sonra yapılır. Tok karına tercih edilmez. Çabuk yağlanan ve çok terleyen insanlar, banyo sayısını ihjiyaca göre ayarlarlar.

Banyo Yapmanın faydaları Nelerdir

• Perferik kılcal dolaşımı canlandırır,
• Ruhen ve bedenen dinlendirir,
• Uykusu az olanlara uyku verir,
• Sinir uçlarını uyarır,
• Sinir sistemini teskin eder,
• Deri solunumunu ve boşaltımı kolaylaştırır,
• Derinin esnekliğini korunur,
• insanın fiziki görünüşü iyileşir,
• Giyecekler daha az kirlenir.

Ihlamur'un Faydaları

Posted by Doğukan Ali İmik on 15 Ağustos 2010 Pazar , under | yorum (0)



Ihlamur'un Faydaları
Yurdumuzda Marmara ve Doğu Karadeniz Bölgeleri‘nde bol miktarda yetişen ıhlamurun çiçek, yaprak, kabuk ve ağacından faydalanılıyor. Hoş kokulu bir bitki olan ıhlamur aynı zamanda iyi bir ev ilacı. Kurutulmuş ıhlamur yaprakları, çiçekleriyle birlikte kaynatılarak yapılan hoş kokulu içecek sinirleri yatıştırır, bağırsak kurdunu düşürür, bağırsak sancısını giderir, öksürüğü keser, damar tıkanıklığını açar, gribi iyileştirir, hazımsızlığa karşı kullanılır, mide üşütmesini ve uykusuzluğu giderir. Ihlamur ayrıca idrar söktürücü, terletici, yatıştırıcı, göğüs yumuşatıcı özelliğe de sahiptir. Ihlamur çiçeği balla karıştırılıp içilirse mide ülserine iyi gelir. Kan dolaşımını düzenler...

Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini, reçine ve enzimler de bulunuyor. Mide şikayeti olanlar ıhlamuru tek başına kaynatıp içerse hazmı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene katıp kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir.

Bunların yanında ıhlamur kan dolaşımını düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olur. Ihlamurun migren için de birebir olduğu bilinir. Ancak ıhlamuru uzun süre ve fazla miktarda kullandığınızda kalbinize zarar verebileceğini de unutmamalısınız

Karadenizin altında sualtı nehri bulundu

Posted by Doğukan Ali İmik on 12 Ağustos 2010 Perşembe , under | yorum (0)




Bilimadamları Karadeniz'in altında büyük bir nehir keşfetti. Karadeniz'i inceleyen bilimadamları,Karadeniz'in altında İngiltere'deki Thames Nehri'nin 350 katı büyüklüğünde bir su akıntısı keşfetti.

Karadeniz'in altında keşfedilen sualtı nehri,Akdeniz'den Boğaz yoluyla Karadeniz'in derinliklerine dökülüyor.Bu şimdiye kadar bulunan tek aktif su altı nehri.

Denizin 35 metre derinliğindeki sualtı nehrinde sular hızla ve yeryüzündeki benzerlerinde olduğu gibi akıyor.

Bilimadamlarına göre,taşıdığı su itibarıyla dünyanın en büyük altıncı nehri.Yer yer 800 metre genişliğe ulaşan ve deniz yatağı boyunca akan nehrin üzerinde kanallar ve şelaleler bile var.Nehrin suyu çok yüksek oranda tuzlu ve bol miktarda tortu taşıyor.

İngiliz Leeds Üniversitesi uzmanları, ilk kez robot bir denizaltı aracı kullanarak deniz yataklarında bulunan kanallar üzerinde çalıştılar. Karadeniz'in dibindeki derin kanallar boyunca akan ve suyu oldukça tuzlu olan bu nehir,aynı yeryüzündeki gibi taşkın ovaları yaratıyor.

Leeds Üniversitesi'nden Dr. Dan Parsons, Sunday Telegraph'a şu açıklamayı yaptı: "Nehirdeki su etraftaki deniz suyundan daha yoğun,çünkü daha yüksek tuzluluk oranına sahip.

Çok fazla çökelti taşıyor.Nehir,denizin derinliklerindeki düzlükleri aynı yeryüzündeki nehirler gibi katediyor.Derin düzlüklere deniz dünyasının çölleri diyebiliriz.Kanallar,bu çöllerin ihtiyaç duyduğu besin ve diğer bileşenleri taşıyor."

Bu keşif,bilimadamlarının derin denizlerde nasıl bir yaşam olduğunu ve karaya yakın, besin açısından zengin sulardan uzaktaki derin okyanuslarda yaşamın nasıl yönetildiğini anlamasını kolaylaştıracak.

Etiketler: Nehir , nehir suyu , nehirsuyu , boğazın altında nehir , karadenizin altında nehir , karadenizin altında nehirsuyu bulundu , nehirdeki su , Denizin 35 metre derinliğinde nehir , çöllerin ihtiyaç duyduğu besinleri taşıyan nehirsuyu , Karadeniz'in derinliklerine dökülen nehirsuyu , sualtı nehri , nehrin suyu , dünyanın altıncı büyük nehri karadenizin dibinde bulundu , nehrin üzerinde kanallar ve şelaleler bile var

oruçlu olan hanımını öpebilirmi ?

Posted by Doğukan Ali İmik on , under | yorum (0)




Soru : Oruçlu olan bir kişi şehvetle hanımını öpebilir mi?

Cevap : Oruçlu kişi şehvetle karısını öpebilir. Eğer kendine sahip olacağından eminse bunun bir mahzuru yoktur.Ancak emin değilse mekruh olur.

antibiyotiye direnç gösteren mikrop bulundu

Posted by Doğukan Ali İmik on 11 Ağustos 2010 Çarşamba , under | yorum (0)



Antibiyotiye Direnç Gösteren Mikrop Bulundu.

internetten online yayımlanan Lancet Infectious Diseases adlı tıp dergisinde yeralan makalede,Hindistan'dan yayıldığı sanılan bakterinin yakında dünya genelinde görülebileceği belirtildi.

Makalede,bakterinin şimdiye kadar Hindistan ve Pakistan'da ameliyat olduktan sonra İngiltere'ye dönen 37 kişide tespit edildiği vurgulanarak,doktorların NDM-1 adını verdikleri yeni bir gen buldukları, genin de bakterileri değiştirerek,onları neredeyse bilinen tüm antibiyotiklere dirençli hale getirdiği kaydedildi.

Bilimadamları,genin dünya genelinde kamu sağlığı için sorun oluşturma potansiyelinin büyük olduğuna dikkat çekerek,eşgüdümlü uluslararası izlemenin gerekli olduğunu söyledi.

NDM-1 geninin Avustralya, Kanada, Hollanda, ABD ve İsveç'te de tespit edildiği bildirildi.


Etiketler:  antibiyotiye , direnç , gösteren , mikrop , bulundu , gen , antibiyotiklere dirençli mikrop , direnç gösteren mikrop , dirençli mikrop

kuyruklu yıldızlar yakınımızdan gececek

Posted by Doğukan Ali İmik on , under | yorum (0)



kuyruklu yıldızlar yakınımızdan gececek

AÜ Rasathanesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, halk arasında "kayan yıldızlar" ya da "akan yıldızlar" olarak bilinen gök taşları, gök bilimin en çok ilgi çeken konularından birini oluşturuyor.

"Gök taşı yağmuru" da denilen bu gökyüzü şöleni, meraklıları için keyifli anlar yaşatırken,Dünya için bir tehdit oluşturmuyor.

Akanyıldız yağmurlarını izlemek için teleskopa ya da başka bir gözlem aracına ihtiyaç duyulmuyor. Akanyıldızlar, bulutsuz bir gecede çıplak gözle rahatlıkla izlenebiliyor.

Gökyüzünün açık olduğu herhangi bir gecede, gece boyunca en az 5-6 tane akanyıldız görülebiliyor. Dönemsel olarak tekrarlayan akanyıldızlardan birini Ağustosta gözlenebilen perseid yağmurları oluşturuyor.

Akanyıldızların yarın ve ertesi gün maksimum etkinliğe ulaşması bekleniyor.Işık kirliliğinden uzakta saatte 50 akanyıldızın atmosfere girişinin izlenebileceği belirtiliyor.

Ankara Üniversitesi Rasathanesi, yarın ve ertesi gün düzenleyeceği etkinliklerde, başkentlileri, akanyıldız yağmurlarını şehir ışıklarından uzakta izlemeye davet ediyor.

Saat 20.00'de başlayacak etkinlikte katılımcılar, akanyıldızlar konusunda bir sunum dinleyerek merak ettiklerini öğrenme fırsatına sahip olacaklar. Ayrıca, mevsim itibariyle görülebilen takımyıldızların mitolojik hikayeleriyle birlikte tanıtımı da yapılacak.

Etkinlikte, teleskoplarla Galile Uyduları,Jüpiter ve Andromeda Galaksisi de izlettirilecek.

Rasathane yetkilileri, akanyıldız yağmurunu uzun saatler boyunca izlemek isteyenlere tulumlarını da yanlarında getirmelerini öneriyor.

Bu arada, bilim insanları, gök taşlarından özellikle bir asteroid (küçük gezegen) ya da bir kuyruklu yıldız ile ilişkili olanların yörüngelerini, büyüklüklerini ve atmosfere giriş hızlarını çok iyi hesapladıklarından, bu gök taşları bulundukları bölgeden her yıl geçiyor.

Bu nedenle her yıl aynı zamanlarda bir kuyruklu yıldız ya da küçü k gezegen kalıntısından kaynaklanan bir gök taşı yağmuru izlenebiliyor.

Dünyanın yörüngesinin kalıntı olan bir bölgesinden her ge çişinde buradaki kalıntı daha da azalıyor ve büyük gök taşlarının sayıs ı iyice düşüyor.

Yarın gece gerçekleşecek gök taşı yağmurunda da Dünya'nın atmosferine büyük bir gök taşının çarpması beklenmiyor.

Yıldız kaymasında,çok küçük çakıl taşları büyüklüğündeki gök taşları, atmosfere girip yandıklarında bıraktıkları izler olarak görülüyor.

Bu izleri izlemek ve her izden sonra belki de bir dilek tutmak,bir yaz gecesinin keyfini de katlıyor.

Etiketler: kuruklu , yıldızlar , yakınımızdan , gececek , kuyruklu yıldız

Ramazan Ayında Sağlıklı beslenme

Posted by Doğukan Ali İmik on 10 Ağustos 2010 Salı , under | yorum (0)




Toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantıları ve beslenme düzeninde önemli değişiklikler olmaktadır.Oruç tutan bireylerin,günlük beslenme alışkanlıkları değişmekte,öğün sayısı azalmakta, sıvı tüketimi azalmakta, iftar saatine kadar açlık hissetmemek amacıyla yüksek enerji içeren şekerli,unlu ve yağlı besinlere yönelinmektedir.

Oysa,Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat,yağ,vitamin ve mineral oranları değişmemekte ve Ramazan ayı boyunca sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmeye devam edilmelidir.

Yaz aylarında sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısı artmakta ve metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.Kalp debisinde düşme,doku ve organlarda oksijenlenmede azalma,kalp atım sayısı ve kan basıncındaki artış vb. nedenlerden dolayı yaz aylarında özellikle yüksek tansiyon,kalp yetmezliği ve koroner kalp hastalıklarında artış gözlenmektedir.

Ayrıca sıcaklıkların etkisiyle artan terle birlikte su ve mineral kaybı sonucu, bayılma hissi, bulantı,baş dönmesi gibi sağlık problemleri de görülebilmektedir.Bu nedenle özellikle yaz aylarında oruç tutarken kış ve bahar aylarına kıyasla aşağıda belirtilen sağlıklı beslenme önerilerine dikkat edilmesi sağlık için önemli rol oynar.

Etiketler:  ramazan , ramazan ayı , sağlıklı beslenme , ramazanda sağlığın korunması , ramazanda nasıl beslenmeliyim , oruç tutarken nasıl sağlığıma dikkat edebilirim? , ramazanda sağlık